Mavi Tilki ve Sarı Ayı

Uzak bir ormanda, mavi tüyleriyle herkesten farklı olan bir tilki yaşardı. Herkes ondan korkardı, ta ki bir gün ormanda kaybolan sarı bir ayıya yardım edene kadar. O gün, farklı olmanın utanç değil, bir armağan olduğunu öğrendiler.

Ormanın derinlerinde, geceyle sabahın arasında renk değiştiren bir yaratık yaşardı: Mavi Tilki.
Tüyleri gerçekten maviydi — gökyüzünün sabah hali gibi parlıyor, bazen ay ışığında gümüşe dönüyordu.
Ama bu güzelliğine rağmen kimse onunla konuşmazdı. Çünkü “farklı” olandan herkes çekinirdi.

Tilki, yalnızlığa alışmıştı. Günlerini sessizce ormanda dolaşarak, yaprakların sesini dinleyerek geçirirdi.
Bir sabah, göl kenarına indiğinde boğuk bir ses duydu:
“Yardım edin… Lütfen…”

Sese doğru koştu. Ormanda dev bir ağacın köklerine sıkışmış koca bir ayı vardı.
Ama bu ayı da diğerlerinden farklıydı: tüyleri güneş gibi sarı parlıyordu.

Tilki tereddüt etmedi, dalları dişleriyle çekmeye başladı.
Ayı şaşkındı. “Benden korkmuyor musun?”
Tilki başını salladı. “Neden korkayım? Senin rengin benimkine benziyor — ikimiz de ormana fazla renkliyiz.”

Birlikte ağacı kaldırdılar. Ayı özgür kaldı ama yürüyemiyordu. Tilki günlerce onun yanında kaldı, yiyecek getirdi, gölge yaptı.
Ayı minnettardı. “Benim adım Lumo,” dedi. “Seninle kalabilir miyim?”
Tilki gülümsedi. “Tabii, ama dikkat et. Buradakiler bizim gibi olanları pek sevmez.”

Lumo ve Tilki kısa sürede dost oldular. Geceleri gökyüzüne bakar, yıldızların arasındaki renkleri sayarlardı.
Bir gece Lumo dedi ki:
“Biliyor musun, belki de biz gökyüzünden düşen iki parçayız. O yüzden rengimiz farklı.”
Tilki gülümsedi ama gözleri doldu. “Belki de,” dedi fısıltıyla.

Fakat ormandaki diğer hayvanlar bu dostluğu kıskandı.
Bir sabah Gri Kurt geldi. “Bu ikisi uğursuzluk getiriyor!” dedi. “Orman kararıyor, sular çekiliyor!”
Herkes korktu. Tilki ve Lumo ormandan kovuldular.

Yalnız kaldıklarında Tilki iç çekti. “Belki de gerçekten biz yüzünden oluyor…”
Ama o gece fırtına patladı. Ağaçlar devrildi, nehir taştı. Hayvanlar kaçıştı.
Tam o sırada Lumo kükredi: “Tilki! Beni gövdemle köprü yapacağım. Sen hayvanları geçir!”
Tilki korktu ama tereddüt etmedi. Hayvanları birer birer güvenli tarafa taşıdı.
Son hayvan geçtiğinde Lumo’nun gücü tükenmişti.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Zamanın Tozları Masalı

Tilki yanına koştu. “Sakın gözlerini kapatma!”
Lumo zorlukla gülümsedi. “Artık orman bizi anlayacak…”

Fırtına dindiğinde gökyüzü mavi ve sarı tonlara büründü. Rüzgârın içinden bir ses yükseldi:

“Farklı olanlar, doğanın en cesur renkleridir.”

O günden sonra ormandaki hayvanlar birbirine baktığında renkleri değil, kalplerini görmeye başladılar.
Mavi Tilki’nin ve Sarı Ayı’nın dostluğu efsane oldu.
Her sabah güneş doğarken, gökyüzü maviyle sarı arasında parladığında, hayvanlar şöyle derdi:
“Bak! Onlar yine birlikte doğuyorlar.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu